EVLAT
Ne güzeldir insanın oğulları olması…
Onlar büyüdükçe,
Omuzlardaki yük küçülüyor.
Bölünmüş yollar gibi,
Ayrı ayrı gitse de ayaklar
Varılan hep aynı şehir oluyor.
Hele bir de yürekleri sağlamsa
Bayrak teslim edilip,
Rahat ölünüyor.
FİLMLERDEKİ GİBİ ÖLDÜR
Filmlerdeki gibi öldür beni usta…
Bir kurşun sık sırtıma
Tek bir kurşun
Oracıkta yığılıvereyim.
Ya da otomobilimin freni filan patlasın,
Bir ağaç gövdesine takılı kalsın gözbebeklerim,
Sonra bir küt sesi,
Ve başım yana düşsün,
Sevgilinin omzuna düşer gibi.
Ya da zehir koy kadehime usta,
Aşk şarabından daha acı olamaz ya
Ne bileyim, istersen başka sahneler bul.
Hayır, hayır…
İp istemem
Askeri darbeleri hatırlatır bana
Devlet zulmünü hatırlatır.
Siyasetin en kirli yüzü sonum olmasın
İp istemem.
Başka hepsi olabilir.
Yalnız,
Hangi ölümü biçersen biç usta.
Filmlerdeki gibi,
Gel mezarımın başına, son sahnede.
Biraz bedbaht,
Çokça da pişman…
Ağla be usta, yan deli gibi,
Ertelediklerimize,
Ve beceremediklerimize…

KIRIK
Cam kadar şeffaftı kalbim…
Kırdın.
Bak, seken parça seni de kanattı.
Neyse…
Şimdi git hadi.
Kaygılanmadan git.
Sendeki yara geçer nasıl olsa.
Ne var ki kırık,
Eskisi gibi olmaz asla.

RIHTIM
Gözlerin kalmış aklımda
Puslu bir sabah vakti
Rıhtımın bulanık suları gibi bakardın
*
Sesin kalmış aklımda
Yaşlı balıkçı kadının
Sakince oltayı salışı gibi anlatırdın
*
Gülüşün kalmış aklımda
Kordona vuran dalgaların
Çekilirken bıraktığı ıslaklık gibi gülerdin.
*
Tenin kalmış aklımda
Bulutsuz bir sabah vakti
Güneşe hazırlanan gökyüzü gibi giyinirdin
*
Aslında hepten sensin aklımda
Hasret fazla vurmasın diye
Böyle parça parça anımsarım rıhtımda.

UÇURUM
Sarp bir uçurumdu, denize sevdalı.
Olmaz hayaller kurardı gün boyu.
Martının ayağındaki deniz suyu,
Rüzgarın eteğindeki deniz tuzu,
Yakardı usulca gözlerini
Ona yeterdi, avuturdu
Zannederdi ki,
Yine yakmış yar mektubun ucunu.

HESAPLAŞMA
Sordum: Sen de özledin mi beni?
Dedi ki:
Zaman diye bir hapishane var.
Pişmanlıkla örüldü telleri,
Avunmak zor, kavuşmak gibi.
Biten bir aşkın kokusu yatağımda,
Bir vefasızın türküsü dudağımda.
Her özlem bin hapishane.
****
Sordum: Affettin mi beni?
Dedi ki:
Yanlış soru,
Mahkûmlar affetmez
Belki bilmezsin cezam müebbet
Suçum bir vefasızı sevmek.
****
Sordum: Yıksam demir parmaklıkları, dağıtsam pişmanlıkları.
Dedi ki:
Ben alıştım sensizliğe
Ve içimdeki hapishaneye
Fakat sorarsan son dileğimi,
Sahip çık birini sevince.

‘BİR’
Uzağa, en uzağa gidebilmek olmalı hedefin.
Bir kız çocuğunun başka gülüşünü,
Bir delikanlının başka hevesini,
Bir kulübenin başka sofrasını kavradığında,
Hayatın lisanını anlayacaksın.
***
Okumak, çok fazla okumak olmalı hedefin.
İnanmak değil düşünmek için okumayı,
Reddetmek yerine sorgulamayı,
Ahkâm yerine kıyaslamayı öğrendiğinde,
Sınırlarını kaldıracaksın.
***
Yüksek, en yüksek dağlar olmalı hedefin.
Kirlenmemiş saf bir havayı ciğerlerinde,
Ağaçların görkemini gözlerinde,
Kayaların sertliğini ayaklarında hissettiğinde,
Özgürlüğü tadacaksın.
***
Sevmek, kalpten sevmek olmalı hedefin.
Sevgisizlik kötülüğe ve karanlığa,
Nefret en şerefsiz savaşlara,
Kocaman bir fitne kıyamete kaydığında,
Pişmanlığı öğreneceksin.
***
İyiyi ve kötüyü yargılamamak olmalı hedefin.
Zakkumun zehrini güzelliğinde,
Kaplanın vahşetini pençesinde,
Bir katilin şiddetini geçmişinde keşfettiğinde,
Yükseldiğini göreceksin.
***
Yükselmek, ruhen yükselmek olmalı hedefin.
Hayatta herkesin rolü olduğunu,
Rolleri Yaradan’ın sunduğunu,
Yargının senin olmadığını idrak ettiğinde,
Kâinatla ‘bir’ olacaksın.


