Şili’yi hiç görmeden ÇARK adlı romanımı yazmıştım, bu paragraf kitaptan bir bölüm… Sonrasında defalarca gittiğim Şili’yle ilgili romanımda bir güncelleme yapma ihtiyacı hissetmedim çünkü doğal haliyle kalması daha mantıklıydı üstelik çok fazla da güncelleme yapılacak detay yoktu. Yani sonuç itibariyle, Şili’nin aklımda olması gerekmiyormuş , hepsi ruhumdaymış…
San Pedro de Atacama, Pasifik sahilinden başlayıp, And Dağlarının yüksek plâtolarına ulaşan Atacama Çölü’nün, Bolivya sınırına dayandığı yerde, 2500 rakımlı, 2500 nüfuslu küçük bir Şili kasabasıdır. Şili’nin Kuzey’inde, ünlü Ay Vadisi’nin hemen dibindeki bir vahada yer alır. Çölü çevreleyen kuru tepelerin arasındaki kanyonlardan akıp gelen Rio San Pedro Nehri, bir kısrak gibi başını çöle uzattıktan sonra yeşil bir lekeye dönüşüp yok olurken, kasabaya hayat vererek, birkaç kilometre ileride büyük bir tuz gölünü yeraltından beslemeye devam eder. Birkaç turistik tesis görmezden gelindiği takdirde, toprak renkli, toprak damlı evleriyle, orta çağdan fırlamış gibi duran kasaba, safran sarısının hâkim olduğu bu coğrafyada, doğu ufkunda yan yana yükselen esmer renkli Licancabur ve Juriques ikiz volkanlarına kadar uzanan çölün ıssızlığına meydan okuyan bir şövalye gibi mağrur ve gizemli durur.
Resimdeki volkanlardan geri plandaki Licancabur, öndeki ise Juriques olup tam da Şili-Bolivya sınırında yer alır.