*Bilmece konusu iki insansa çözüm kolaydır; sağdan sola, yukarıdan aşağı, çapraz… Hepsi tek kelime; GÜVEN.
*AŞKIN MATEMATİĞİ: Kalp 1 kere severmiş, akıl 10 kere… İnsan 10’unda da 1’ini ararmış, farkında olmadan.
*Çok az insan sevdim, onlar da insan sevmezdi…
*Kalbimi kırdın, seken parçanın seni de kanatacağını düşünmedin. Camdan, şeffaf olduğunu hiç anlamamıştın ki.
*Seyahat edenler ırkçılıktan ve bağnazlıktan kurtulur. Sadece bir ülkeye ait değil, dünyaya ait olduğunu anlar çünkü.
*Kimi düşündüğünün gerçekleştiğini zanneder kimi de gerçekleşenin düşündüğü olduğunu. Bu yüzden hakikatin ne olduğunu hiç kimse bilmez.
*Bin iyiliği görmeyip bir hataya kurban ettiğimiz arkadaşlarımız olmadı mı sanki!
*İnsan görür, derviş bakar, bilge anlar…
*Ağacı yaşken eğmeyelim, dimdik yükselsin, güneşi böyle görsün, yağmuru rüzgârı öğrensin, doluya fırtınaya direnmeyi bilsin…
*Evetlerim hayırlarımdan hep fazla oldu, bana bir hayrı olmadı o başka…
*Yaşamın gayesi neden hesap vermek olsun, hesap sorduğun müddetçe anlıyorsun yaşamın ruhunu; yükseliyorsun, erişiyorsun.
*Türkiye’de adil olan tek şey keser… Kimin elindeyse eninde sonunda ona dönüyor.
*Neden gerilim romanları yazdığımı soruyorlar, ben de aslında yaşadığımız yerin cehennemin ta dibi olduğunu hatırlatıyorum.Sonuçta, uluslararası entrikaların masum insanları öldürmesinden ve siyasetin müphem yüzünden daha korkunç değil romanlarım…Ben ÇARK romanımda ordunun diskalifiye edileceğini tam beş yıl önce yazmıştım. Kahinlik değil bu, yalnızca yeryüzü siyasetini anlamak!Yine de yaşamın güzel tarafları var… Gerçi onu yaşamak kabiliyet istiyor ama olsun sonuçta var.
*Salı sallanır, Çarşamba dallanır, Perşembe budaklanır, Cuma çiçek açar, Cumartesi meyve verir, Pazar hasat edilir, Pazartesiye çürür.
*B.Ersoy’un kürküne laf edenler, tıkınasınız diye kaç hayvan boğazlanıyor? Ayakkabınız çantanız ne ile yapılıyor? Ne farkınız var merak ettim!
*biliyor musunuz şu an ne yapıyor ne yaşıyorsanız bir daha tekrarı yok, ona göre!
*Ticarete, çiftleşmeye, yiyip içmeye çalışan beyinler yer hayatı için daha uygun.
*Cahil kendini hidayette zanneder, belki irtidattadır, ateisti irtidatta zanneder belki hidayettedir. Oysa hakikat hem içinde hem kitaptadır.
*Huzur,martıyla istavritin aşkı gibi bir şeydir. Martıya, istavritin dost değil yem olması gerektiğini hatırlatan karabataklar hep vardır.
*Neden Adalet Sarayı dediklerini sonunda anladım. Saray kimindir? Muktedirin, evet…
*Eskiden ağız tadına göre yemek seçerdik artık molekül yapısına göre… Yoksa brokoliyi hâlâ inekler bile yemiyor olurdu.
*Kötü muhalefet, iyi iktidarı diktatörleştirir…
*Halkın içerisinde ‘intikam’ değil, ‘ölenler can’ duygusu çoğalmış olsaydı hiç bir lider savaşa cesaret edemezdi.
*Ey soyadı bilmem ne oğlu olan, dünyaya soyadı bilmem ne yan olarak gelmiş olabilirdin. Şimdi kendine nefret duyabilirsin.
*Türk olmayı, Kürt olmayı yahut Arap, yahut Hristiyan… siz kendiniz mi seçtiniz? Koyunlar gibi bulduğunuzu yiyor bir de didişiyorsunuz.
*Ülkeler santraç tahtasıdır, yapılacak en kolay hamle, din ve ırk taşlarını kullanmaktır.Bu iki taş ehil ellerde değilse oyun biter.
*Aşk bitince ukde adında bir faça atar ve gider…
*Bir nefes sevgi çekmişti içine hapşurunca aşk oldu…
*Dindarsan kindar olamazsın, kindarsan da dindar olamazsın. Ne olursun? Dini kullanan dinci olursun.
*Dünya berbat bir yer. Saf duygular, kurallarla doldurulmuş beyinlerin duvarını yıkamıyor bir türlü. Ruhun değil aklın sesi baskın çıkıyor. Sevgiler değil,kuşkular filizleniyor.Bu yüzden çoğu zaman birisinin değeri kaybedilince anlaşılıyor. Ve işte o zaman da çok kalınmış oluyor.
*İdrak ötesi, paralel evren, rüya, hayal, …ne derse densin, somut olmayan bir vakada yaşanmışlıktan söz edilemiyorsa cereyan eden bir vaka için de yaşanmadığı iddia edilemez, yalnızca adı konamıyordur.
*Ortadoğu kaderi… seçenekler içinde özgürlük yok.
*Gelişmiş ülkelerde toplumun bir kesiminin nefret ettiği diğer bir kesiminin tapındığı lider olmaz. Çünkü lider halkın çimentosudur.
*İnsan düşünceleriyle bireydir… İnsandan başka insan şekillendirmeye kalkarsanız hasta toplumlar yaratırsınız
*Yerkürede tarafsız bir adalet, tarafsız bir tarih hiç olmadı… İnsanlar da tarafsız olamadı zaten.
*Düşüncelerini siyasetin, toplumun ve de geleneklerin yönlendirmesine hiç izin vermediysen özgürlük budur işte.
*Her köşe insan labirenti, kaybolmamak için yükseleceksin ve yukarıdan göreceksin çıkışı.
*Yüzüne, kıyafetine bakıp tipinde hayır yok demek kolay, kalpleri de görebiliyor musun, asıl asıl marifet orada.
*Ne kadar çok düşünürsen inanacağın şeyler o kadar azalır.
*İnsanlar gökyüzündeki yıldızlar gibidir, kimisi güneş kimisi gezegen…
*Sahi bu ülkede sırf Atatürk düşmanlığı niyetine Arap hayranı olanlar var değil mi.Göndersen oralara 1gün dahi yaşamazlar, böyle ikiyüzlüler.
*Hayatta milyonlarca merak edilebilecek şey varken tam tersi milyonlarca önyargı var…
*Bir bakmaya doyamadıklarımız vardır bir de doya doya bakamadıklarımız… Diğer baktıklarımız kanıksadıklarımızdır.
*Şu b.ktan hayat da mağaza vitrinindeki tayta benzer, uzun bacaklı mankende muhteşem durur ama sokaktaki hali vahimdir.
*Suça meyilli olmanın kaynağı genetikse günah ne? Sünnet misali bu genin bir parçasını kesip atamazsın ki!
*Aslında yaşlanırken ölmeye başlıyor insan…
*Herkes senin gibi düşünseydi yeryüzünde sana gerek yoktu…
*Sosyal medya iyidir;kiminin içindeki öküz ortaya çıkar kiminin canavar, bir de içindeki Mevlana’yı çıkaran taş kalpliler vardır, sevindirir.
*İnsan yüreği kocaman bir hapishanedir, parmaklıkların ardına atılmış müebbet duygularla dolu…
*Cehalet, yasalarla sunulan özgürlüklerin yalnızca kendileri için geçerli olduğunu varsayar…
*Hepimiz birer kum tanesiydik…Çimento bekliyorduk tutunalım diye. Kısmetimiz kan damlaları oldu, öbek öbek dağıldık.
*Deprem haritalarına bakın işte; sürekli gaz çıkaran Dünya Ana’nın huzursuz çocuklarıyız hepimiz.
*İstediğiniz yasaları çıkarın, halkın beyni tel örgülerle çevriliyse o ülkeye demokrasi gelmez.
*Gelenekçi aileler, eğitim adıyla okullar, eğlence diye televizyonlar olduğu sürece insan nesli kendi özgür iradesini asla oluşturamayacak.
*Çocukları üniversiteli olsa dahi, onların hâlâ korunması gereken bebekler olduğunu düşünen varlık ‘ana’ dır…
*Bazen Araf’ta mı yoksa tuzakta mı olduğunu anlayamazsın!
*Biten, gün değildi; dün adını vereceğimiz henüz taze sanrilardı.
*Halkı cahil olan bir ülkenin bakanının fikir özgürlüğü olamaz. Çünkü o fikir kolayca silah haline getirilecektir.
*Yasanın en başına, “Kişinin yaptığı eylemden dolayı ikinci, üçüncü kişiler mağdur değilse suç yoktur,” yazamazlar, çünkü işlerine gelmez.
*Yaşam akıp gitmez, zamanın içinde akıp giden insanoğludur. Kolayca aşılacak engellere takılan da…
*Geçmiş buharlaşmayıp, tortulaşarak dibe çökerse, yürek berraklaşsa ne çare! Küçücük bir hareket değil midir suyu yeniden bulandıracak!
*Standartlaştırılmış insan kültür mantarı gibidir.Marjinal insan ise ormandaki mantar gibi zehirler, besler, cezbeder, yani tabiatın ta kendisidir.
*İnsanoğlu,tapınarak,biat ederek, hayranlık duyarak acizliğini besler, böyle böyle içindeki gücü öldürür.
*Hepiniz dünyaya ‘mutluluk taşı’ bulmak için geliyorsunuz, insan yapımı pek çok ağa takıldığınızdan bulamadan gidiyorsunuz.
*Sanat, yaratıcılığa açılan kapıdır, Tanrı’ya yaklaştırır, muktedirler bu yüzden korkar.
*Dinleyerek değil, düşünerek öğrenilir.
*Kolay gaza gelen, kopyala yapıştırı pek seven, paylaşım tuzaklarına düşüveren dostlar… Sorgularsanız siz olursunuz yoksa herkessiniz.
*Sanrı, paralel evren, rüya gibi soyut bir vakada yaşanmışlığı kabul edemeyen, cereyan eden bir vaka için de yaşanmadığını iddia edemez.
*Ya halk adamı olacaksın ya düşünce adamı… Halk düşündürmez kabullendirir, düşünce kalıplara sığmaz özgürleştirir.
*Doğada ne kadar farklı çiçek varsa, kuş varsa, taş varsa, o kadar da farklı insan var. Bunu anlamaktan aciz zihinler de bu çeşitliğe dahil.
*Düşünmeyen, sorgulamayan insanların ülkesinde ‘galeyana gelmek’ diye çok mühim bir deyim vardır.
*Beden üzülür, ezilir, derin acılar çeker Ruh, kader defterine kaydeder Ve bir gün kâinatın adil adaleti telafi için geri döner…
*Bir tarafın sevileni öbür tarafın nefret edileni olacağına ya hep nefret edilen ol ya da hep sevilen. Bütün, yarımdan şereflidir.
*Bir başbakanın halkına, “bizden/bizden değildir” mantığıyla bakması kadar bir bela daha yoktur o ülkede…
*Din ile kin nasıl bir araya gelebiliyor?
*Kusur, iradeyle ilgilidir veyalnızca insanlara hastır. Kusurlarımızla barışık olduğumuz gün başka kusurları tebessümle izleyeceğiz.
*En kötüsü,3. dünya ülkesi vatandaşı kompleksi…Hep aşağılandığını, ezildiğini zannediyor, Kendisiyle dalga geçebilme olgunluğundan bihaber.
*Size kötülük yaptığını düşündüğünüz kişilere kin duymamayı becerebildik mi? Becerseydik, hayat bu kadar ağır gelmezdi.
*İlgi alanın nedir diye sorulduğunda ‘öbür taraf’ diye yanıtlayanı anlayabilirim. Yeryüzü yaşamının sırlarını bitirmiş çünkü.
*Kimi paranın kokusuna alışıktır kimi tabiatın… Bilmez ki tabiat sadıktır, para ise ihanete hazır hoppa kadın…
*Hiç bir cemaat, tarikat size hakikati öğretmez, öğretemez çünkü herkesin hakikati kendi içindedir.
*Ruhen gelişmiş insan, saygı duyar, ilkel benlikler ise nefret…
*Ben Kuran’ı, sosyal tarih ve insan psikolojisi bilgimle okuduğumda muhteşem buluyorum, başkasından dinlediğim de ise ürperiyorum.
*Nedense yargı mensuplarının çok mutlu ve huzurlu olmadıklarını düşünürüm. Asıl yargı makamı yukarılarda olduğu için mi!
*Elma yeryüzünde bir tek Newton’un başına düşmedi, yalnızca o, önemsiz olduğu düşünülen bir elmadan bir dünya sonuç çıkardı.
*Biraz daha Soner Arıca dinlersem sinek böcek ne denk gelirse aşık olacağım…
*Hayatını otokontrollü-kasarak- yaşamaya devam eden sürü sürü insan dolu. Bunlara Kuralların Kulları diyorum ben. Oysa bazen çocuk olmak, bazen deli, bazen soytarı, elbette gerektiğinde de adam.. İnsana huzur verir, huzur yayar.
*Bir ağıl dolusu koyunun %50’si direnmeyi öğrendiğinde kâhyanın işi biter.
*Davranışım ikinci ve üçüncü kişilere zarar vermiyorsa özel hayatıma müdahale edemezsiniz. Bunu herkes anlamalı, siyasetçiler de…
*Kişinin kendine güvensizliği, siyasi veya dini bir figüre önce hayranlık sonra tapınma şeklinde zuhur eder.
*Sağlıklı nesiller için iyi eğitim, sağlam ekonomi ve bilgili ebeveyn gerekir. Siyasiler ve bürokratlar yasak koymadaki becerilerini bu konulara da eğilerek gösterse!
*İnternette gezinmek yoğun trafikte araç sürmek gibidir. Önünüze gelen her dosyaya tıklarsanız zincirleme kaza oluşuyor arkadaşlar, anlayın.
*Akıl ve kalp, çöl ve göl gibidir…
*Allah’a taptığını zannederken paraya taptığının farkında olmayan milyonlarca insan var.
*İnsanlığın iki belası para ve intikamdır… Siyaset de bu iki kavram üzerine kurulur ve erdemi-dini-imanı emer, yok eder…
*Tarladaki ayrık otlarını yakmaya niyetlenildiğinde içindeki tırtıllar düşünülmez.
*İnsanların yatağı Nuh’un Gemisi kadar kutsaldır. Afetten kurtarılmış bir sürü yaşam barındırır içinde.
*Bir kümese müdahale eden çiftçiden ne kadar haberdarsa tavuklar, senin farkındalığın da öyle işte! Senin de çiftçilerin var düzen sağlayan..
*’Yaşadıklarımız geçmişimizdir çünkü evren yansır…’
*Cemal Süreya’nın şiirindeki ‘sevişmek’ kelimesini sansürleyenler, o kelime ‘döğüşmek’ olsaydı umursamazlardı muhtemel…
*Sizden farklı düşünen insanlarla da arkadaşlık yapabiliyorsanız bilgeliğin ve sonsuzluğun kapısını araladınız demektir. Farklı insanlar size sizin algıladığınızdan daha başka bir sürü dünya olduğunu öğretecektir.
*Müzik, sanat, kitap, insanı hayvandan ayıran kavramlardır yoksa yiyip içip yatmayı, çiftleşmeyi ve döğüşmeyi kargalar da biliyor.
*Geçmiş geçmez, ölünceye dek peşinden gelir.
*Umut, bazen istifleme dolu bir tren katarından farksızdır.Kapkara kömür de çıkabilir bir kasabayı doyuracak erzak da…
*Aptallar olmasa krallar olmazdı…
*Kürsüdekine yumurta atan yumurta kafalıdır, domates atan domates kafalı… Var mı fikir atabilecek bilge kafalı?
*İyi eserler her zaman yerini bulmuyor, kapitalizm zevkleri de satın aldı, insanlar önüne konanı seviyor.
*İnsan olumsuz şartları önce şiddetle reddedip çaresiz kalınca kabullenmeseydi yaşam psikolojik bir çöplükten başka bir şey olmazdı.
*Hayata 360 derece bakmak zordur, 180 derecede de yaşam mis gibi sürüp gidiyor sonuçta…
*Vazgeçemediklerimizin pek çoğu hayatımızı kolaylaştıran unsurlar değil, alışkanlıklarımızdır.
*Suç ve ceza kavramları biraz suya benzer biraz da gaza…Su gibi her kaba girer, girmiyorsa gaz gibi sıkıştırıp istediğin kaba sokarsın.
*Çocukluk yakışmaz büyüğe; ya ayıptır,ya günah. Masumiyet böyle yok olur işte, büyük, içindeki çocuğu böyle öldürür,böyle böyle canavarlaşır. Bedenin büyüsün, aklın da büyüsün fakat bırak ruhun çocuk kalsın en güzeli…
*İnsan aciz olduğuna inandırılırsa güç zannettiğine biat eder. Asırlardır topluluklar böyle güdülüyor işte.
*Sosyal paylaşım sitelerinde herkes Mevlana, gerçek hayatta ise Drakula.
*Sanatçı beyinler teleskop gibidir, evreni ve dünyayı aynı anda gözlemleyip, sıradan gözün göremeyeceği bir sürü dünya keşfedebilir…
*Başka hayatlara ilgi duymayan ben, bir tek, ünlü olduğu için özel hayatı ortada olanlara sataşanların özel hayatlarını merak ederim…
*İnsanlık tarihine bakıldığında büyük yıkımlar, beklenen yumrukla değil, önemsenmeyen bir fiskeyle gelmiştir.
*Dostunun yanlışına değil düşmanının doğrusuna sahip çıkmayı başardığında bilgeliğe ulaşırsın.
*Yolcu, rötara üzülürken sevinen kafeteryacılar vardır… Kötülük ve iyilik de böyledir, genelleme yapamazsın.
*Pablo Neruda’nın dediği gibi, şarkı dinlemez, kitap okumaz, gezip tozmaz, bu yüzden yavaş yavaş ölen ne çok insan var etrafımızda.
*İnsanoğlu tapınmaya yatkındır evet de, bari taptıklarının haklarına gösterdiği özeni, kendi haklarına da göstermeyi öğrense!
*Bazen küçücük lafların kocaman anlamları olur ya… Edebiyatın sınırsızlığı ve muazzamlığı burada işte.
*Sorunlarımı seviyorum çünkü çözüldüler mi mutluluk getiriyorlar…
*Yeryüzünün, kocaman bir hapishanenin deliler koğuşundan başka bir şey olmadığı gerçeğini anlayana şizofren denir.
*Romanlarla olaylar aynıdır. Ortada duran kısmı kapaktır.
*Ne lüks otomobiller gördüm, ne lüks villalar… İçine kurulanları kene gibi kanını emip tükettiler.
*Yeryüzü cehenneminde yaşarken başka bir cehennemden korkmak… Hayat böyle bir şey işte.
*Yaşam, başı-sonu belli upuzun bir filmdir ve evrensel anlamda istenilen bölüme girip bakmak için engel yoktur…Zaman ise insanın bulunduğu boyutun sorunsuz işleyebilmesi için yaşam bilgisayarına yüklenen ‘patch’ (yama) dışında bir şey değildir…
*Belki bir kere bile seni seviyorum demedi ama senin için bin kere gözyaşı döktü, keşke önünde bent olmayı becerebilseydin.
*Evdeki eğitilmiş köpekle, sokak köpeği arasındaki fark, ‘okuyup-düşünen’ insanla, ‘yiyip-içip-yatan’ insan arasındaki farkın tıpkısıdır.
*Bir zamanlar buluşabilmek için herşeyi ertelerken şimdi ertelemediklerin yüzünden buluşamıyorsan süründürmenin anlamı yok, kes at.
*Yaşamı tasarlarken içine bir tek adaleti koymadım, koysaydım insan yaratmaya gerek yoktu zaten – TANRI
*Alanya’da yerleşik yabancılarından birisi evindeki ineklerden şikayet etti durdu. Meğer inekle sineği hâlâ karıştırıyormuş. Çok güldük.
*Anılarla yaşayan aklını da ruhunu da zamana esir ediyor. Akıp giden bir nehirde kayalara tutunmanın ne anlamı var? Atın gitsin hepsini.
*Parasız ve kadınsız bir dünya! Erkek en çok bunu arzu eder, en çok da bundan korkar.
*Ego bir arıya benzer, zayıfsa iğnesini çıkarıp sokar, güçlüyse bir tadım bal bırakıp gider. Sokan arı her zaman ölür.
*Düşünce adamı olabilmenin yolu düşünce adam olmaktan geçiyor.
*Duvarın kuytusundaki solgun buğday filiziyle ışığa bakan parlak buğday filizi aynı tohumdur farkları yetişme alanlarıdır.
*”11 deli top peşinde koşar 11 bin deli onlara bakıp coşar” diyen bir babanın oğluyum…
*Mantık üretir, akıl kabullenir.
*Alanya’da çocuktum ben, şimdiki gibi tarikatlar yoktu. İnsanlar namaz da kılardı yeri gelir şifa niyetine kadeh de vururdu.
*Kimseyi mahkemeye vermedim, kimseyi icraya da vermedim, insanoğlunun yasaları evrenin muhteşem adaletinden iyi olacak değil ya!
*Beni kaybetmekten korkmadı sevdiklerim, anladılar ki paralel evrenlerim var benim ve hepsini sığdıracak dünyalarım…
*’Geçmiş’ geçmiş değildir, aşkından, ihanetinden, acısından, sevincinden ve hasretinden hâlâ demleniyorsan…
*Sarmısakla yoğurdun uyumu gibiydi aşkımız, bir tabak patlıcana sos oldu…
*Yaşam iki türlü deneyimlenir; tavuk gibi yer içer çiftleşirsiniz, tanrı gibi düşünür üretirsiniz.
*Ben bir yeraltı gölüyüm sense yerin üstündeki çöl… Bir araya gelmemiz için şiddetli depremler gerek…
*Odunu ateşe attığımızda içine yuva yapmış böcekleri düşünmeyiz. O böceklerin tanrısıyız biz, yalnızca küçük ayrıntılara dikkat etmeyiz.
*Cinnet getirene aşağılık gözüyle bakacağınıza cinnet getirten sebebe odaklansanız insan olacaksınız…
*Ölünce Cehennem’e gidecekler yeniden Ortadoğu’da, Cennet’e gidecekler Kuzey Avrupa’da bedenleniyormuş!
*Rüyalar, bir resmin karıştırılmış puzzle’ıdır Parçaları birleştirmeyi başarabilen tabloyu görür.
*Kabulleri yenebilen yegâne tesir sevgidir.
*Yer kabağı ağaca tırmanan su kabağına demiş; boşuna belini inceltip görücüye çıkma ikimizde kabağız işte.
*Aşk; tenekeyi alır altın suyuna batırır, elmas diye çakılla süsler, göğsünüze takar, siz de foyası çıkıncaya kadar mücevher zannedersiniz.
*defolu ile defolun arasındaki fark ‘n’ harfidir. O ‘n’ harfi ise insan kelimesinin içinden çıkar.
*Bir cani yakalanır ben üzülürüm çünkü onu vahşi yapan sebepleri düşünürüm.İnsanı cani yapan genetiği mi yoksa yetişme şartları mı? Her ikisinde de caninin günahı ne?
*Yasakların olmadığı, hür irademle yaşayacağım bir dünya asla olmayacak, bari hayallerime bulaşmayın.
*İcra avukatlığıyla cellatlık arasındaki fark; birisi insanlığı katlediyor, diğeri insanı.
*Hüzün bir sevgi tezahürüdür çünkü sevginin hayalkırıklıkları hüzne, korkunun hayalkırıklıkları ise kine dönüşür.
*Ben iki oğluma da babalar günü kutlamaları gerektiğini öğretmedim. Ben onların bir günlük değil ömürlük babalarıyım çünkü.
*Erkeğe odun diyen kızlar, ateş yakmayı bilmiyorsunuz da ondan…
*Buranın adı Türkiye’ymiş. Merak edip araştırdım; aslında Türkü-ye den gelmekteymiş. Türkleri birbirine düşürüp yerlermiş ezelden beri.
*İnsanlar balçıktan yaratıldığı için kolay çamurlaşıyorlar böyle…
*İnsan madem kusursuz tasarım, neden sünnet ediyorsunuz?
*Üçkağıtçı zaman… Lisede uğruna öldüğümüz kızı 25 yıl sonra 120 kiloluk cevval bir avukat olarak karşıma çıkardın ya!
*Eğitimine güvenen devlet vatandaşına, kendisine güvenen ebeveyn evladına sınır çizmez.
*Bir siyasetçinin, çözümün yasaklar değil eğitim olduğunu bilememesi kadar kötü bir bela daha yoktur yeryüzünde…
*Akıl ve kalp, çöl ve göl gibidir… Kolay kolay bir araya gelmezler, geldiklerindeyse muhteşem görüntüler sergilerler.
*MHP’yi kızıl gezegen Mars’a benzetirim, bir vakitler hayat olduğuna dair izler var, CHP, bir adı da ‘Dövülmüş Bilezik’ olan Asteroid kuşağı… Eski bir gezegenden kalan hazin parçalar… şefkat ve hüzün etkisi veriyor.BDP’ye gelince… O da Marduk. Var mı yok mu belli değil, korkunç mu muhteşem mi meçhul. Bakıyoruz ama belirgin bir izi yok…AKP ise Satürn, o koca cüssesine rağmen, bağnaz bir kelepçe olan halkalar tarafından kuşatılmış.
*Gösterişle, pankartla, bayrakla değil icraatla ve fikirle çağdaş Atatürkçü olunacağını anladığınızda Atatürk’ün ruhu huzur bulacak.
*Hakan Günday / Az için yorumumdur; az kanlı bir Spartacus…
*Evlat gibi karşılıksız sevmediysen, evlat gibi uğruna ölünebileceği duygusunu hissetmediysen aşktan söz etme.
*Benim yaşıma gelip de incecik kızların zamanla birer sukabağına dönüştüğünü görmek, iç güzelliği kavramının önemini kuvvetlendiriyor.
*Muhafazakarların, parkta elele dolaşan gençlerin ahlakını sorgularken ticari/siyasi ahlaksızlıklara değinmeme nedenini merak ederim.
*Takıntılı insanlar vardır:Neden aramadın, düğünüme gelmedin, yeni işimi tebrik etmedin,vs sitemler..Beklentilerle değil özgüvenle yaşasak!
*Silâh dediğin metal teçhizatların tümü birer araçtır. Oysa araç değil amaç daha tehlikelidir ve onu da beyin üretir…
*Kutuplar yer değiştirinceye dek ben bir çölüm…
*Çiftlikteki tavuklar önlerine serpilecek bir tas mısırı bekleyeceklerine tarlaya çıkıp toprak eşeleseler farklı lezzetler bulacaklar…İnsanlar da kapitalizmin tavukları işte…
*Öldüren kadar ölenin de suçlu olduğuna inanan bir adamım…
*”Temenni Doğum Kontrol Yöntemi” ile bebeğin adını ‘Dursun’ ‘Yeter’ ‘Döndü’ koyan vatandaşlarımız var ve eşit haklara sahibiz.
*Toplumsal kabuller, bastırılmış duygular hapishanesinde tutuklu insanlar üretirken bir yandan bu insanların mutsuzluğuyla beslenmeye devam eder.
*Dinler gelişmiş beyinlerde ruhsal rehber kabul edilirken cahil toplumlarda kayıtsız şartsız biat edilecek ilahi kurallar olarak algılanır.
*Beynimi kapatıp on yıl önceye gittim. Beni bu güne hazırladıkları için hatalarıma, günahlarıma ve sevaplarıma teşekkür ettim…
*Alanya’yı, kasasında pamuk tarlasına istifleme işçi taşıyan kamyonete benzetirim.Oysa yükünü atabilse güzel bir karavana dönüşme imkanı var.
*Yabancı konuk ‘merhaba’ demeyi becerebildi diye sevinç çığlıkları atarak alkışlayanlarda ki saflığı seviyorum.
*Yaşlanmanın programı gayet kusursuz; gözler zayıfladığı için vücut ve yüz deformasyonları görüp üzülmüyorsun.
*Gidenin arkasından konuşup duracağına sus ki meraklansın.. Asil bir intikam şeklidir bu.
*Yere tüküren iki hayvan türü var, birisi lama diğeri insan…
*Nasıl güzelliğine çarpılıp sevebiliyorsak parası için de sevebiliriz. Parası bitince gidiliyor da güzellik gidince gidilmiyor mu!
*Meğer bir Kosta Rika varmış bir de Porto Riko ve benim hayatım hep bu iki ülkeyi karıştırmakla geçmiş.
*İnsan, önüne konanı kabullenmeye yatkın…Beş para etmez bir film, edebi değeri olmayan bir kitap, sesi olmayan bir şarkıcı kolay patlıyor.
*Farkında mısınız? Özgür olduğunuzu zannettiğiniz sürece aslında paraya mahkûmsunuz….
*Yokluğunu sevdiğim birisi varken, varlığını sevdiğim birisi yok.
*İnsan silmek; kendi el emeğin göz nurun olan duvardaki tabloyu, sıkılıp çöpe atmak gibidir. Ben tablolarıma pek kıyamadım.
*Ölmek için birisine vekalet versem!
*Ortalama bir erkeği on Herkül gücüne çıkaracak formül, kadın tarafından korkaklıkla itham edilmesidir.
*Frenk incirinin dikenli kabuğu yüzünden içindeki şahane meyveden pek haberdar olmaz insanlar.
*Kötülük yapana şefkat ve sevgiyle karşılık vermenin korkaklık değil, en büyük ceza olduğunu kaç kişi idrak edebiliyor!
*Alanya’da yaşamak, Olympia’da uzun hava tüttürürken aynı anda Sahra Çölü’ndeki Bedevilerin yalellisini duyabilmektir.
*Hepiniz yaşam oyununda başroldesiniz, ne var ki elinizde senaryo yok.
*Hiç boşuna ‘dönek’ diye hakaret etmeyin. Samanyolu dönüyor, Güneş dönüyor, Dünya dönüyor, Ay bile dönüyor. İnsan dönmüş çok mu!
*Deli ile dâhinin arasındaki farkı bilmediğinizden deli sayısının dâhi sayısından fazla olduğunu zannediyorsunuz.
*Sevginin hayal kırıklıkları hüzne dönüşür, korkunun ki kine… Hüzün sevgiyi besler, kin ise korkuyu…
*Kendi kaderini kendi yazacak kadar köklü ve asil bir geçmişin hayranlık uyandıran mirasını taşıyor Anadolu. ‘Bir’ olmamızı engelliyorlar, sorun bu.
*Şimdi şu lanet Havuz Hesabı’nın ne olduğunu açıklıyorum: Zamanla kafatasında biriken tecrübelerin bir çatlak olmadan muhafaza edilmesidir.
*Din kusursuzdu aslında, insanoğlu kusurlu hale getirmeyi başardı.
*”Hayat bana gülsün ki ben de size güleyim,” diyen asık suratlı aksi bir arkadaşım var. Ama anlatamadık; evren pazarlığı sevmez.
*İftar saatine yakın yollar Formula pistine dönüyor diyeceğim ama onda bir kural/düzen var hiçolmazsa. Bu resmen, “mideler çıldırmış olmalı” Tabii “mideler çıldırmış olmalı” derken mide taşeron olarak ayakları kullanıyor. Ayaklar da pedalda veya asfaltta birer organik Duracell…
*Evet, çok uğraşmama rağmen iki oğlumun da mimar olup işime devam etmelerini sağlayamadım. Neymiş; iktidar ne sende ne bende, yukarılarda.
*Sen bir heykelin göğüs ucundan tahrik olabilirsin, ancak senin sapıklığın ve açlığın tüm erkekleri aynı zannetmene neden olmamalı.
*Kader yalnızca başlangıçtır, kısmetler belirler yolu sokağı. Kader senin bırakıldığın zirvedir, ötesi senin yolun…O yarattığın kısmetleri de bir gün ayağına dolanmayacak şekilde biçimlendireceksin. Yoksa hayat cehenneme döner bir gün, gerçek cehenneme…
*’Vefa’ nın ömrü peşine bir ‘t’ harfi takılıncaya kadardır.
*Komşunun marketten aldığı yoğurdu merak edeceğine henüz maya yokken ilk yoğurdun nası yapıldığını merak etsen!
*Bir dostum “Seni artık sevmiyorum,” temalı mesaj atmış. Onun beni sevmemesi benim onu sevmeme engel değil elbet. Hislerim anlık değişmez.
*Tanrıya dua etmekle, evrene iyi dilekler salmak arasındaki fark, bin beş yüz yılda insanın kat ettiği kavrayış biçimidir.
*Birisine bağlanmanın şaşaalı bir hapishane hayatı olduğunu 40 yaşından sonra anlıyor insan. Bağlanmaya alışkanlıklar da dahil…
*İnsan iki türlü düşünür, o ikisi asla yanyana gelmez: Nasıl kazanabilirim? Nasıl faydalı olabilirim?
*Bir kütüphane rafından kitap çekerken görevlinin, ‘durun,ona bakamazsınız!’ demesidir internet yasağı..
*Aşk, habis bir ruhtur…