*Ispanak gibi berbat bir ottan envai türlü börek-çörek-yemek yapmayı başarmış insanoğlu elbette dalkavuklardan da milletvekili çıkaracak…
*Güzel günler biriktiriyorum kumbaramda, sen hayatıma girince kötü günlerimiz olmasın diye…
*Maddi, manevi dibe vuruşlar yeniden doğmak için iyi fırsattır, eş-dost-ahbap zannettiklerinden kurtulmaya da yarar.
*Geçmişinde sevdiğin bu gün nefretin olduysa arıza sendedir. Ya severken hata yaptın ya da nefret ederken…
*Merhametli biri gözyaşını saklar, çünkü duygusu yüzündedir. Merhametsiz biri gözyaşı döker çünkü duygusuz yüzünü böyle saklar.
*Şefkatin yerini öfke, sadeliğin yerini şatafat, maneviyatın yerini para hırsı aldıysa ve bütün bunlarla birlikte dinden bahsedilebiliyorsa dindar değil, dini kullanan manâsında ‘dinci’ olunur… Bu yüzden ‘dincilik’ aşağılama sıfatıdır, ‘dindarlık’ ise takdir sıfatı…
*Karanlıkta çaktığın çakmak sana yol da gösterir, hedef de yapar.
*Evet, ne arzu edersen onu tezahür ettirirsin de dilenci gibi istemeyeceksin..
*Hâlâ kitap okumanın, her okuduğuna inanmak olduğunu zannedenler var. Kitap okuyan inanmaz, düşünür beyler, doğruyu böyle bulur.
*Kabalaşanlar, zekice laf sokma becerisi olmayanlardır.
*Üç gün lidersin, büyüksün, titretirsin, dördüncü gün mağara deliğinde yakalarlar, Ortadoğu Kanunu…
*Bir insan sürekli Mevlana’dan özlü sözler paylaşıyorsa uzak durun, gerçekte tam tersini yaptığı için bilinçaltı denge kuruyordur muhtemelen.
*Siyasetten başka konu bilmeyen insanları sevmiyorum. İtici geliyor. Sanattan, çevreden, spordan bihaber nasıl bir insanlık bu bilmem ki!
*Hepimiz biraz Sami’yiz biraz da Ari… Evet, insan olduğumuzu söyleyip kandırıyorlar, bütün sorun bu.Oysa insanlar bu gezegenden gideli çok oldu. Geriye yalnızca ruhla uyumsuz melezleştirilmiş bedenler kaldı.Bilin ki, insanlar ateş arabalarıyla geri dönecekler bir gün…
*Reddetmek en kolay siyaset biçimi. Yüzleşmek en zor erdem biçimi. Halk birincisine daha yatkın tabii.
*Sevgi büyük sihirdir, ondan başka zıddıyla birarada olabilen tek kavram yoktur yeryüzünde…
*Siyaset ve tarikat şeytanın yeryüzüne saldığı iki beladır. Siyaset halkı böler, tarikat ise mümini…
*Laikliğin din karşıtlığı değil, dini, siyasi emellerine uydurup, kan dökecek İslami örgütleri engellemek olduğunu anlamayan hâlâ çok kişi var.
*Adaletle Siyaset: -balta nerde -suya düştü-su nerde -inek içti -inek nerde -dağa kacti -dağ nerde -yandıbitti kül oldu…
*Keşke bu gün Atatürkçü olduğunu iddia edenler 1920’lerin hasretini çekeceğine Atatürk gibi ileriye bakabilselerdi.
*Kuran’a iman dersiniz, okumanızı ve aklınızı kullanmanızı söyleyen ayetlerden bihabersiniz.Kuran’a iman edersiniz, peygamberden başka velî edinmeyin diyen ayetleri görmezden gelirsiniz.
*Din adildir. .. Kullananları birbirine düşürür, kalbî olanları yükseltir.
*Nefret ettikleri bir adamın resmi bulunan banknotlara yüzlerini buruşturarak tapan insanlar da bir ilahi adalet unsurudur.
*İstediğiniz yasaları çıkarın, halkın beyni tel örgülerle çevriliyse o ülkeye demokrasi gelmez.
*Kadın 2 kere ana olduğunu hisseder,1- çocuğunu kucağına aldığında, 2- mürüvvetini görmek için çocuğunu bir başkasının kucağına verdiğinde
*Merak ettim ana rahmine düşmeden memleket tercihimiz sorulsa yüzde kaçımız Türkiye derdi!
*Bir insanın iradesi dışında soyulması, kendi iradesiyle soyunmasından daha büyük beladır.
*Youtube’u Atatürk’e hakaret yüzünden kapattık diyor TIB, dini kullanan Atatürk’ü de kullanır elbet.
*Youtube’a proxyden bağlandığım sürece alkol reklamları görünce kendimi özgür ve mutlu hissettim. Yoksa alkol filan kullandığımdan değil…Ülke ekonomik anlamda iyi yönetilirken meğer özgürlüklerimizin bir kısmı sessizce gitmiş…Bir kısmı iktidar eliyle olmuş, bir kısmı da toplum baskısıyla ahlaki değerler epey değişmiş…Elbette gelişmemiş toplumlarda özgürlüklerin suç oranlarını artırdığını biliyorum ancak bedel ödenmeden de amaca ulaşılamıyor maalesef.
*Densize bak, rakı muhabbeti soyadına yakışıyor mu diyor…Benim rakım senin rüşvetinden, hakkından, hukukundan daha imanlı sevgili kardeşim.
*Fantastik ve Kurgu kitaplar hayal gücünüzü eğitir…
*Hiç bir siyasi kuruma, hiç bir dini ve sosyal topluluğa, hiç bir sivil toplum örgütüne tabii değilim. Daha büyük özgürlük var mı?
*Bazı insan tipleri var, siyasetçiyse gözbebekleri ‘oy’ şeklindedir, sanatçıysa lüzumsuz bir kibirle doludur, tüccarsa ‘$’ biçimini almıştır.
*Günümüzde iki tür mevkii rahatsızlığı var; keleğe gelme saplantısıyla otoriterleşenler, dişi kelimesiyle sertleşenler.İkisi de homo-erectus.
*Kaybettikleriniz kazançlarınızdır aslında, yerine yenisini koyabilirseniz…
*Ürünlerimizde domuz yağı yoktur ama her türlü zararlı kimyasal barındırır. Cehalet ve algı operasyonunun sonucu.
*Sapıklık çocukken aşılanıyor beyinlere, kız ve erkeğin birarada olmasının cinsellik doğuracağı sokuluyor beyinlere.Bir gözlem yapın bakın, kızların ve erkeklerin birarada büyüdüğü ve akıllarına cinselliğin sokulmadığı toplumlarda sapıklık görülmez.Sapkın beyinler sapkın nesiller yetiştirir, işin özü bu.İki erkek çocuk yetiştirdim, ikisi de akraba kızlarına, komşu kızlarına hatta sınıf arkadaşlarına dost/kardeş sıfatıyla baktı.Çünkü onları ‘namahrem’ denen yozlaşmış bir Ortadoğu geleneğiyle büyütmedim.Çocuğa karşı cinsi salt cinsel obje olarak tanıtırsan çocuk öyle bilir öyle yetişir. Bu kafalar ne yazık ki hâlâ çoğunlukta.
*Kızarak da seviyormuş insan meğer, kaybedince anlıyormuş sevdiğini…
*İnsanoğlu hâlâ yaratılanı yargılamanın Yaradan’ı yargılamak olduğunu anlayamadı.
*Savaşlar şerefsizdir kandırır, kendini kahraman zanneden herkes karşı taraf için hainin tekidir aslında.
*Siyasetin işleyişi değil sonucu önemlidir ve bilen bilmeyen herkes konuşur. Oysa bilim ve sanat konuşturmaz, öğretir.
*Oysa insan, Dünyayı yiyip bitiren 7 milyara yakın bakteriden başka bir şey değildir.
*Bir pilotun kapıyı içeriden kilitleyip 150 kişiyle beraber uçağı düşürebileceğini gösterene dek kimse buna ihtimal vermez.Hayat da böyledir, ihtimal vermediklerinizle vurulursunuz.
*Düşüncelerine katılmasan da fikir üreten insan değerlidir, düşüncelerine katılıyor olsan da fikrinin doğruluğunu dayatıyorsa tehlikelidir.
*Aşk ile alkol aynı ruhu taşır, sevmesini ve içmesini bilen güzel insanda kutsallaşır, bilmeyende şeytanlaşır.
*Beyinlere terazi… Bütün gereksinimimiz bu işte.
*Körü körüne tutkular insanı ezer, küçültür de farkında bile olmazsın.
*Ne çok geveze bir insanı dinlemek zorunda kalıp hayatınızdan parçaları cömertce çöpe atıyor olduğunuzun farkında mısınız!
*Kötülük sessizce gelir, bedeni yavaşça ele geçirir. Aslında yavaş yavaş tükenirsiniz fakat her şeyin çok ani geliştiğini zannedersiniz.
*Her kelimenin şifresi var bilene… Örnek mi? Hukuk… Hu: Farsça ‘ey’ anlamında bir çeşit hitap. Kuk: Isveç diline erkek cinsel organı…
*Ülkenin sürüye ihtiyacı yok, köylerde ovalarda yeterince var onlardan, akla ve zekaya ihtiyacımız var.
*Akıl kafatasınızın içine bir görüşe, fikre biat edin diye konmadı, düşünün diye kondu.
*Hiç bir siyasi görüşe tabii değilim. Başarıyı takdir edecek, hatayı eleştirecek kadar özgürüm. Keyiftir insanın aklıyla hareket etmesi…
*Mutluluğun nedeni insanın kendi seçimlerindedir.
*Ekranda kan görüntüsü dahi mozayiklenirken, mahalle araları kesilmiş kurban kafalarıyla dolu anlaşılmaz bir ülkeyiz.
*Din kavramının özüne eski Arap geleneklerinden kurtulmadan ulaşamazsınız.
*Çok aptal varlıklarız da neyi izleyip neyi izleyemeyeceğimize kurullar mı kara veriyor?
*Lafımı geri aldım,bu ülkede RTUK bu kadar etkinse halka müstehak olduğundandır.Ben tv izlemiyorum mesela.Mozaikler, bipler aptallar için.
*Elif Şafak et yemeye başlamış, ‘köfteler kalemimi nasıl etkileyecek bakalım” demiş. Ben söyleyeyim, artık ilham perileriniz usulca gidecek..
*Birisi, şu aklıevvellere tarihin yeniden yaşanmayacağını sadece ders alınabileceğini anlatsın.
*Naçizane kaynana tahlilim:Bir erkeğin kaynanasını sevmeme nedenleriyle bir kadının kaynanasını sevmeme nedenleri çölle kutup kadar farklıdır. Kadın, kocasını paylaşmak istemediği için peşinen kaynanasından nefret eder, erkek ise damadını seven bir kaynanayı evliliğinin sigortası olarak gördüğünden peşinen hayranlık duyar. Bir kadın kaynanası ağzıyla kuş tutsa sevmesi mümkün değilken, erkek, yalnızca kaynanasının ağzı bir kuşa döndüyse sevmekten vazgeçebilir.
*Doğa tanrıdır, teknoloji iblis.İblis bizi gün gelip yapay uydulara mahkum ettiği gün evrenin bir başka köşesinde yeni bir doğa oluşacak…
*Yaz boyu Alanya otellerinde Arap müziği çalıyor ve dansöz dans ediyor. Bizim oryantal müziğimiz yok mu? Nasıl Çin’deki bir gösteride Kore müziği eşliğinde dans edilmesi garip kaçarsa Alanya otellerinde Arap müziğiyle dans edilmesi de öyle garip.
*Bir şehir yazarıyla özdeşleştiyse orası dünya kentidir.Neruda’nın Valparaiso’su,Fellini’nin Riminisi,Sir A. C. Doyle’un Edinburg’u gibi.
*Bu sene Eylül izinli, Ekim’e kadar Ağustos vekil.
*Süper bir komplo romanı için konu:Atatürk Türkiyesi’ni yok etmek için CHPye kifayetsiz yöneticiler seçtiren gizli güçlerin başarısı…Tabii asıl sorun şu; kılıçdar (kılıç tutan kişi) berbere güler, o incecik jiletle kılları almaktansa benim gibi kafayı toptan kes gitsin.
*Kusura baksan ne olur bakmasan ne olur, kainat aynasında kendine bakamadıktan sonra…
*Eskiden ajanlar vardı şimdi telefonlar o işi görüyor. Dedikleri gibi teknoloji sadece kadınlara çalışmıyor yani!
*CHPyi eleştirip AKPli olmaktan, AKPyi eleştirip CHPli olmktan bıktım.Odun kafalarınız basmasa da objektif-tarafsız olmak erdemli bir tercih.Siyaset yapmayı sevmek ve inandığı uğruna mücadele etmek de erdemdir. Fakat ben siyaset sevmiyorum, tarafsızlık erdemini tercih ediyorum.Siyaset de tarafsızlık da samimiyet, inanç ve bilgi ile erdemli hale gelir.
*”Dünyadaki ruhlar kadar Tanrıya giden yol vardır” BabAziz/İran Filmi
*Dünya Barış Günü mü? Kim uyduruyor bunları, kim yutuyor, kim kutluyor? Savaşlar hep barış adına yapılıyor doğru haklısınız.
*Adam düşmüş, adam perişan, alacaklıları da salmış icrayı üstüne. Yahu nesini alacaksınız canını mı? Silin borcunu, daha iyi sevap mı olur!
*Bu nasıl bir sınav Ya Rab. Hikmetinden sual olunmaz bilirim ama Ateistlerin icatlarıyla dini yaşamak nasıl bir sınav?
*’Kitap yazmaya başlamışsın, beste de yapıyor musun?’ diye dalga geçen Alanyalı akrabama kem-küm edeli tam 7 yıl oldu.
*Tam on iki yıl aradan sonra Pekin’de et yemek zorunda kaldım yoksa açlıktan ölecektim.Elbette bu bundan sonra et yiyeceğim anlamına gelmiyor. Gerçi Yalvaç Ural Hocam etin yenmesi gerektiği hakkında etkili örnekler verdi ama…Mesela Zülfü Livaneli’de 20 yıldan fazla et yememiş, mide rahatsızlığı geçirince artık yemeye başlamış.Yalvaç Ural’da bir on beş yıl kadar et yememiş, artık yiyormuş. Benim midem almıyor, yiyebileceğimi zannetmiyorum.
*Dostluklar bir kalemlik olmamalı, edinirken de silerken de…
*Hürriyet okumama,Yahudi malını boykot etme türü kampanyalara verdiğniz eforun 10’da1’ini kitap okuyup düşünmeye ayırsanız çok şey değişecek.
*Bazı sevgiler kanıksamışlığın kurbanı olur ve ancak onların yokluğu anlaşılınca ortaya çıkar, acı verir.
*Gözlerinizi kapatın,hayatta olan anne veya babanızın ölmüş olduğunu farzederek o duyguyu yaşayın. Hadi arayın şimdi onları, seslerini duyun.
*Sizin gibi düşünmeyenlere saygı duymayıp aşağıladığınız müddetçe kaybedeceksiniz, maalesef!
*Bir tarafta sürüler, bir tarafta zırlayanlar… Tam hükümdarlık havası!
*Fikir özgürlüğü, çişini ağzından yapanların özgürlüğü olmamalı…
*Yeryüzünün büyük dâhilerinin yolu enaz 1kere akıl hst.’den geçmiştir fakat tarih onların kahramanlıklarını yazar nereden geldiklerini değil.
*Halklar pek bilmez; Bir kentin değerini arttıran en önemli unsur o kentten çıkmış başarılı sanatçılarıdır.
*Aklı olan bayram tatilini İstanbul’da geçirir çünkü tatil yöreleri İstanbul’a dönüşürken İstanbul sessiz bir cennet haline geliyor.Alanya sıcağında kilitlenmiş trafiğe bakıyorum da e be millet siz zaten bundan kaçıp gelmediniz mi diyorum.
*Yeryüzünün %51 insanlığından utansa dinin-dilin-ırkın döktüğü kanlardan da utanır ve düşünür!
*’Haram lokma yemedim!” günün sloganı bu. Hak yedin mi peki? Zulüm ettin mi? Suç ürettin mi? İş haram yememekle bitmiyor yani!
*Önce şunda anlaşalım, kürkü için hayvan katline, eti için köpek kesmeye karşısın ya, löp löp götürdüğün kebaplar serada mı yetişiyor?
*Basit dille yazılmış maneviyat kokulu kitaplar çok satıyor. İnsanlar okumaya böyle alışıyor. ‘Ali topu at’ gibi…
*İz bırakan bütün şarkılar İspanyolcadır. Sonra İtalyanca ve Fransızca gelir. Almanca’nın ise yeli izi yoktur.
*Biz Müslümanlar, insanların saçına sakalına, giyimine kuşamına bakmaktan kalplerine bakmayı unutalı çok oldu…
*Kendi gibi düşünmeyeni acımsızca eleştirmek bize has bir tavır. Sağcısı da öyle solcusu da…Karşındakinin de bir fikri olabileceğini ve bunun seninkine benzemeyeceğini anlayacak kadar aklı olmayanlar var tabii de neden bu kadar çok?
*’Rol model’ deniliyor ya! Acizler için geliştirilmiş. Herkes kendisi olmayı becerse böyle deyimler üremeyecek de!..
*Başını örtüp altına tayt giyen kızlar demokrasi ürünüdür, kızılacak bir durum yok. Kimse kimseye karışmasın yeter.
*Sizi yönetenlerin sizden üstün olduğunu zannediyor tapınıyorsunuz, oysa size hizmet etsinler giye onları siz seçip gönderiyorsunuz.
*Benzer düşünmeyeni hunharca eleştir, bolca laf üret, biraz da tapın-mapın işte… Sonra? Sonrası yok çünkü fikir üretme yok! Maalesef buyuz.
*Kızıl Darı Tarlaları-Mo Yan… Çin Edebiyatı da en az Çin algısı kadar çetrefilli…
*Robot niyetine kullanılabilecek bunca insan varken robot teknolojisi niye ki!
*Akıllı insan çevresine bakmaya üşeniyorsa Twitter’a bakar düşünür: Benim gibi düşünmeyenlerden birisi dahi haklıysa ben haksız olmaz mıyım!
*Sümer Edebiyatı teşbihlerde yıkılıyor:) Ben nadasa bırakılmış tarlaydım, şimdi yanımda boynuzuyla vahşi öküz tarlayı sürmeye hazır. 🙂
*Bir SÜMER şiiri: Göğüslerim tümsekler gibi Butlarım engelli tarla gibi Bedenim ıslak toprak gibi Tarlalarımı sürmeye gelecek öküz nerede?
*Çocukları koruma yasalarını bir daha gözden geçirin malum şimdiki çocuklar siz kanun yapıcılardan daha zeki!
*Alıştırmak fiili algı yönetiminin temelidir!
*Suç ve ceza kavramları biraz suya benzer biraz da gaza.Su gibi her kaba girer. Girmiyorsa gaz gibi sıkıştırıp istediğin kalıba sokarsın.Hiç olmadı bırakırsın uçar gider, ne yeli kalır ne izi…
*Benim hiç babalar günüm olmadı… Çünkü her gün baba oldum, her gün de evlat…
*Oğlum banker olduğumdan gayet emin de benim şüphelerim var!
*Uyku geliyor şimdi. Bir trompet sesinin dinamikliğinde, masal dinleyen bir çocuğun sakinliğinde…Uyku, bilinçaltında yer ederse hakikat olacak, aksi takdirde evrenin sonsuzluğunda yinelenen oyunlar silsilesi olup gidecek…Uykuya dalındığında yaşanacakların garantisi yok, tedbiri elden bırakmayın.
*Yalnızca şimdiki zaman gerçek ve o da gece.
*Gençlikte hiç bir şey yapamadım diye üzülmeyin, yaşlılıkta zaten canınız bir şey yapmak istemediği için gençliğinizi umursamıyorsunuz bile.
*Beyin ilkellikten kurtulmadıkça, kişi dünyayı bu hale getirenin kendisi değil etrafı olduğunu zannetmeye devam eder.
*Hem yaratılışa inanıyorsunuz hem insanları çılgınca eleştiriyorsunuz.İnsanın yaratıldığına inanıyorsunuz da yaradılış özelliklerini neden reddediyorsunuz? Kaplanı kedi yapamazsınız, serçeyi de kartal…
*Çok satan değil, her zaman satan eserleri olmalı yazarın…
*Ben milliyetçiyim evet ama yaşadığım kentin, bu kentte yaşayanların ve bu kente değer katan her şeyin milliyetçisiyim.İnsanın, yaşadığı kentin kültürel mirasını koruma arzusu da en asil milliyetçilik duygularından birisidir.
*Yakından tanıdığın birisinin sosyal medyadaki erdem yüklü paylaşımlarına bakınca bu dünyanın sana fazla olduğuna karar veriyorsun.
*Kazanmasını bildiğin kadar vermesini de bileceksin yoksa biriken paralar sel olur boğar adamı.Büyük sektörlerin karın ağrısı; elini cebine atmadan çok iş taptırma arzusu… Kapitalizmin en vahşi halidir bu.
*Yaşamda herkesin rolü var, kimi oynamakta kimi aramakta.Sizinkini merak ediyorsanız ilgi alanlarınıza bakın.Yoksa hâlâ arayanlardan mısınız?
*Doğal afetleri ceza olarak gören zeka küpleri, en çok afet nerelerde meydana geldiğine bir baksa ömür boyu susacak da o kapasiteleri yok.Evet, tabii doğal afetler cezadır dünya ananın öfkesidir. Nerelerde oluyor bakın işte.
*Siyasallaşan hiç bir fikrin nazarımda değeri yoktur çünkü siyaset pek sağduyu barındırmaz.
*Fantastik roman neden okunur biliyor musunuz; inanmak için değil beyninizi üçüncü boyut esaretinden çıkarmak için…
*THY reklamının bende uyandırdığı his; eskiden seksapel pirim yapardı artık masumiyet yapıyor… Tüketilmeyen bir o kaldı çünkü.
*Müzikten, resimden, fotoğrafçılıktan korkan insan, dallarının bir çoğu kurumuş parktaki hasta ağaçtan farksızdır.
*Eskiden Huysuz Virjin vardı ekranlarda, M. Ali Erbil vardı… Eğlendirilerdi, Şimdi diziler ağlatıyor. Türkiye nereye geldi diyorsanız!
*Neden Norveç’te Japonya’da suç oranı yüzde onların altında bir tek siyasetçi bunu idrak edebiliyor mu?Edemezler, işlerine gelmez çünkü. Aydınlanmamış cahil toplulukları yönetmek o kadar kolaydır ki! Din sopası her şeyi hallediverir.
*Alkol takıntısından bi kurtulun, edebiyle içen dürüst-keyifli çok insan var. İçmeyen fesat-hin insanlar daha fazla etrafımızda.
*Dört cümleyle anlatılacak bir konuyu kırk dört cümleyle anlatan ve vaktimi çalan insanlara zerre saygım yok.
*Okul yıllarında kürsüden inmek bilmez hocalar yüzünden ne çekerdik, o geldi şimdi aklıma…Ve ben ilk defa başbakanın asabiyetine katılıyorum, Feyzioğlu bunu da başardı yani. Böyleler yüzünden sol ilerlemiyor bir türlü.1 saat konuşuyor adam yahu, orada olun bakalım kaç dakika sabredebileceksiniz! Biraz empatiden zarar gelmez.Geleceğin siyasetçisi derken günün densizi olacak kadar kim gaza getirdi Feyzioğlu’nu bilemedim…
*Bir siyasi partiye, bir cemaate, bir etnolojiye körü körüne bağlı olmak kimse kusura bakmasın, özgürlük/serbest irade değil, kör biattır.
*Avlanmaya karşılar, kürk giymeye karşılar, hayvana eziyete karşılar… Ama iş kebap yemeye geldi mi orada dur!
*Trafik ışıklarına belli bir mesafede durarak net görmek varken, dibine sokulup hint horozu gibi boyun kıvırıp durmak nasıl bir zekâdır?
*İnsanlara din öğretiyorum diyerek çeteleşenleri yalnızca beyin perdeleri kalkmış üç beş insan görebiliyor ve soruyor, hani Allah’ın inayeti?
*Nasıl Okşan adında tesettürlü kadın yoksa Sümeyye adında da tesettürsüz kadın yoktur.
*Dünyada günde büyük-küçük 9000 (dokuz bin) deprem oluyor. Dünya Ana kendi lisanında anlatıyor siz anlamıyorsunuz mesele bu.
*Bizde din hiçbir zaman baş örttü/örtmedi, namaz kıldı/kılmadı biçiminde zuhur etmedi bin şükür.Yalnızca hak yemektan kalp kırmaktan korktuk.
*30 sene sonra da bu günkü resimlere bakıp Alanya ne güzelmiş derler artık!
*Medeniyet şöyle bir şey; havada uçarsın da, yerde tatsız çileklere, dutlara, domateslere mahkum kalırsın…
*Sadece inanıyoruz yahut reddediyoruz… Düşünmüyoruz
*İnsanlar zaafları nedeniyle itham edilmez çünkü beyin reddetmeye proğramlıdır. Sessizce ilişkiyi keseceksin, bu kadar basit.
*İki kuruş para için kandırdığını zannedenleri kanmış görünerek ben de kandırıyorum deme becerisi gösteren saf-temiz insanları çok seviyorum.Küçük oyunlarla paraya zaafını belli eden insanlara şefkat duymaktan başka ne yapılabilir! Yutmuş görünme sebebim bu.
*Paralı zengin adamdı demesinler arkamdan, iyiydi desinler yeter… Paranın günahını taşıyamam.
*Sebahattin Ali haklı elbet, Anadolu’da bolca sahte peygambercikler yükseliyor. Gübreleri de tapınmaya muhtaç cahil halklar…
*İstanbul Belediyesi bir gökyüzüne yatırım yapmış bir de yerin altına… İstiklal Caddesi’nin hali ne öyle?
*Kadınların az olduğu kuyruklara girmeye başladığımdan beri %50 zaman tasarrufu yapabiliyorum.
*Alanya otellerinin %80’inde Dream, Green, Sun, Park kelimeleri geçtiği için bana falanca otel nerede diye sormayın dostlar.
*Siyaset yordu, lor peynirini keşfedin siz… Tam yağlı peynire karıştırınca rakıya katılan su misali hafifletiyor.
*Peyniri lorlayın, hafifleyin yoksa sonumuz xanax…
*Biat ederek koltuğunu garantileyeceğine başını dik tut ve çivi üstünde otur. Erdem denen kavram o çivileri altından çeker alır merak etme.
*İnsanlarla gökcisimleriyle ne kadar benzeşir… Uydular var, gezegenler var, yıldızlar var…En çok da uydulara acırım, etrafında dolanıp durduğu gezegenden bir ayrılsa muhteşem dünyalar bulacak evrenin başka köşelerinde…
*Ticaret hayatı yolsuzluk ve acımasızlık üzerine dönerken, insanlar paraya mahkumken biat edilecek şey de para ve güç olacak haliyle.Halkın yarın ne olacağına güveni yok. Temel ihtiyaçlarını endişesizce karşılayacak bir düzen gelmediği sürece bu böyle sürer gider.Vadandaşın elektrik, su, konut ve eğitim ihtiyacı karşılanıyor olduğu bir düzen… Çok mu zor bu politikaları üretmek!
*Güven vermek, ikna etmek gibi muhteşem fiiller varken dilek ve temennilerle iktidar olunmaz desin biri şu muhalefete!
*Eskiden seçim propagandaları daha iyiymiş meğer, sokak gürültüsü der geçerdik, şimdi beyin gürültüsü oldu daha fena…Bazı başkan adayları var, profiline dudak resmi koyan erkek gibi, öpecek kaç… Neyse; 20 sene sonra bugünlerin kahramanlarını ve hainlerini yazacak seçim ertesi siyasi gelişmeler ne olacak bakalım…
*Merak ettiğim, yasaktan rahatsız olmayan insan nasıl bir bünyeye sahiptir? Bu çoğunlukla aynı ülkede yaşamak zorunda kalmak nasıl bir kader?
*Etraftaki otellerden zurna darbuka sesleri geldiğine göre Alanya’da sezon başladı.Devlet turistik bölgelerde oturanlara ‘çift camlı çerçeve’ kredisi vermeli!
*Kadının saçından, teninden korktuk haktan hukuktan korkmadığımız kadar….’Başörtülü bacı’ var da yazmalı teyze yok mu, şalvarlı amca, poşulu dayı… Her tarafınız siyasete alet edilmiş din kokuyor.
*İnsanın muhakeme yeteneği yoksa bir siyasi akımın, bir cemaatin, bir liderin mahkumiyetine girdiğini anlamaz bile.
*Habertürk’ün web sitesindeki ‘flaş gelişmeleri’ ile her ay bir disko ışıklandırması yapılabilir…
*Çalışa çalışa çalmak, çalışmak esas olduğundan vicdanidir, çala çala çalışmak ise çalmak esas olduğundan günahtır.
*İnsan evladı bir garip, tuttuğu partiyi ortaya çıkan pislikleriyle bile sevmeye devam eder, eşini arkadaşını bir hatayla siler gider.
*Tek istediğim, işimi layıkıyla yaparken dilediğim biçimde yaşamak. Bunun adi huzur. Ama iktidarlar buna izin vermez.İktidar izin vermez çünkü savaşarak o mevkiiye geldiler ve silahları bazen din oldu bazen gelenek…
*Mesele Atatürk’ün şahsiyetini sevmek değildir, onun Türkiye’yi Ortadoğu’nun bağnaz kültüründen kurtarma mücadelesini sevmektir.
*Savaşlarla masumları yerinden yurdundan eden lanet bir inayetin ürünü değilken,dinin inayetinden bahsedenler değil midir laneti başlatanlar!
*”İki yol var önünde, ya hâlâ saf kalacak ve tanrıya inanacaksın ya da gücü seçip tanrıyı kullanacaksın!” Çark’tan.
*Vefanın ömrü sonuna bir ‘t’ harfi ekleninceye kadardır…
*Saat 16.00 oldu mu İstanbul’da taksi bulunmuyor, şoför değişim saatiymiş. Bu garip durumun bir kere dahi haber olmadığına hayret ediyorum.
*Duruşma salonlarından suçlu yerine kahramanlar çıkaran bir ülke biliyorum…
*Dünya denilen yer, gettoları, varoşları, AVM’leri, eğlence parkları ve kurtarılmış bölgeleri olan tanrıların planladığı devasa bir akıl hastanesi…
*“Bizim oralarda namus, geç kalmış kürtajdır, adı töre olmuş…” Çark adlı romandan.
*Koyunların ve çoban köpeklerinin olmadığı bir yeryüzu parçası benim cennetimdir.
*Çocukları zararlı alışkanlıklardan koruduğunuzu zannederken, gençleri, din baronlarından korumak aklınıza gelmiyor.
*İlk İmam Hatip Okulları 1924 yılında, din adamı yetiştirmek amacıyla Atatürk tarafından açılmış. Siyasi malzeme olacağını görememiş o başka.Zaman içinde dini, siyasi ve ticari emelleri için kullanan çok büyük bir zümre oluştu ülkede…Üstelik din, ticarete, paraya ve kurnazlığa kılıf edinildi. Ateistler, bazı dindarlardan daha dürüst ve yardımsever hale geldi günümüzde.
*Sevilen tek kişinin mutluluğu, nefret duyulan binlerce kişinin mutsuzluğundan daha etkili bir duygudur.
*Tahrik indirimini neden eleştiriyorsunuz? Sizi de çileden çıkaran, cinnet getirten, suçun kıyısından döndüren şirretler olmuyor mu!
*’ne yazsa okunur’ etiketli yazar olamadıktan sonra yazar olmanın önemi yok.
*Bazen düşünüyorum da pek para biriktirememişim ama insan biriktirmeyi başarmışım.Kesinlikle paranın açtığı kapıların daha fazlasını açıyor.
*İnsan devlete sorabilmeli, yukarıda şaşaa varken aşağıda neden borç harç geçinmeye çalışan insanlar var diye…
This web site truly has all of the information and facts I needed about
this subject and didn’t know who to ask.
BeğenBeğen